Yahudileşmek Yahudi işi midir?
Yahudileşmek ve Yahudilik aynı şey değildir. Yahudileşme tavırdır; seçimdir; Yahudilik etnik kimliktir; Yahudi olarak doğmak takdirdir. Kimse Yahudi doğduğu için aşağılanamaz ve yüceltilemez. Kimse sırf Yahudi doğmadığı için kendisini Yahudileşmeye bağışık sayamaz. Yahudileşme tavrını sadece [...]
Dünyanın en güzel şeyi
Sordum: “Dünyada en güzel şey nedir?” Tereddütsüz cevap verdi: “Sevmek!" “Peki ondan sonra?” “Sevilmek.” “Neden sevmek sevilmekten güzel olsun ki?” “Sevdiğinden eminsindir ama sevildiğinden o kadar değil.”
Plastik çiçek hikâyesinin sonu:
Sebe Melikesi Belkıs, Hazreti Süleyman'dan dokunmadan, koklamadan, yakından bakmadan sahte çiçekler arasından sahici çiçeği ayırt etmesini istedi. Bu Hazreti Süleyman'ın bilgeliğine dair sınamanın son noktasıydı. O sırada Süleyman'ın gözüne bir arı çarptı. Arının konduğu çiçek [...]
Nasıl kâfir olunur?
“Saçın mı var, derdin var” diye teselli ettim dostum Cihan'ı. Saçlarımın gürlüğünün altını gururla çizerek. Yalnız kalınca fark ettim ki, Cihan'ın kaybedeceği bir şey yok. Ama benim var! Kel kalma riski bana ait! Saçlarım adedince [...]
Ödünç bir günü yaşıyor olsaydın…
Nasıl olduysa, sen öldükten sonra, ömründen bir gününü eksik yaşadığın hesaplanmış. Alacaklı olduğun günü yeryüzünde yaşayıp sessizce geri dönebileceğini söylüyorlar. Mezarlığın kapısından bir gölge gibi süzülüyorsun sabaha doğru. Ölümünün üzerinden yıllar geçmiş. Çoktan ölmüş biri [...]
“textual identity”
Narrative Terapi’nin iki ustası Epston ve White, önce kulağa tuhaf gelen ama anlayınca “hah işte!” dedirten bir kavram öneriyorlar: “textual identity”. Türkçeye düz çevirirsek, garabeti gitmiyor; yabancı duruyor hâlâ: “metinsel kimlik!” Bu da ne ki? [...]
İhlas Suresi ekseninde bir ebeveynlik sorgulaması
Alice Miller; tenhada düşünen bir insan, içeriden konuşan bir terapist, içine bakan bir yazar. 1923’de Polonya’da dünyaya gözlerini açtığında, henüz 20’li yaşlarının başında, yüreğinin şiddetli duygusal fırtınalara maruz kalacağını bilmiyordu. İlkgençliği ülkesinin kanlı işgaline ve [...]
“Nefs Psikolojisi” Üzerine
Mustafa Merter, dünyada “transpersonel” diye adlandırılan, Türkçeye “benötesi” diye çevrilebilecek bir psikiyatri okulunun Türkiye’deki temsilcisi. Psikoterapi alanında Zürih’te Jung’çu ve Varoluş Analizi ekollerinden etkilendi, daha sonra Irvin Yalom grup terapisi metodunu benimsedi. Tecrübesini benötesi psikolojisine [...]
“Ânestu nârâ”
Deniz feneriyim ben. Soğuk uzaklıkların aşina yakasından tutuyorum sessizce. Kederli hasretlerin avuç içlerine köz düşürüyorum ince ince. Kara ile denizin dudakları arasında tekrarlanan bir bilmeceyim işte. Belki bir şairin arayıp durduğu, bir türlü bulamadığı son [...]
İzmir, ah!
Bahar erken gelir İzmir’e. Sıcacık bir diriliş arzusu kaplar her köşeyi. Denizi hiç mavisini yitirmez. Sevindirmek ister konuğunu. Bu şehrin de kalbi var; evet. Hiç kalpsiz olur mu şehir? Umulmadık yerlerde duyurur nabzını. Mesela ne [...]
“Doğal naz” rezervimiz
Her şeyi elimizin altında sandıkça, aldanıyoruz. Varoluşun özündeki salınımlardan muaflaştıkça, kendi varlığımıza da dokunamıyoruz. Sürekliliğimizin bir lütuf olduğunu göremez oluyoruz. Kesintiden hoşlanmıyoruz. Süreklilik istiyoruz. Belirsizlikte tedirgin oluyoruz. İstiyoruz ki tahmin edilebilir olsun her işimiz. En [...]
Babacığıma arzuhalimdir
Yazının yazarı ben değilim. Arşivimde buldum. 18 Ocak 2008 tarihli. On iki yıllık. Belli ki bana emanet edilmiş bir yazı. Belki sahibi gelir alır diye buraya koyuyorum. Belki sahibinden önce sahiplenen olur da babasına yazar [...]
şimdi gelse, ayıcığının adını söylese…
Enkazın altında küçük bir oyuncak ayıcık dikkati çekiyor. Yumuşak tüyleri üzerindeki çocuk dokunuşları sıcacık. Boncuk gözlerine değen, değdikçe çoğalan hayat dolu bakışı, oyuncağın sahibini arıyor arama kurtarma ekipleri. Nefese nefese sokuluyorlar beton blokların arasına. Hem [...]
Öz-Şefkat Nedir?
Öz-şefkat, insanın kendisine dair tutumudur. Kendini hırpalayan, kınayan, eleştiren, küçümseyen insanların öz-şefkat düşük düzeydedir. İnsanın kendisini insafsızca eleştirmesinin köklerinde, içinde taşıdığı eleştirel ebeveyn parçasının tutumu vardır. Susturamadığı ebeveyn sesleri üzerinden kendisine acımasız davranır. Küçük bir [...]
Günlerden “bugün”
Bugünü günlerden bir gün sanıyorsun. Sıradan. Ömrünün günlerinden bir gün. Hayır, bugün bir gün değil. Biricik. Bi'tane. Eşsiz. Benzersiz. Dünün hatıraları ile yarının hayalleri arasına paketlenmiş tatlı bir gün bugün. Başka hiçbir gün bu kadar [...]
Minnet Makamı
Minnet duymak, kendini temize çekmektir. Varlığını yeni baştan hesap etmektir. Yokluğunun üzerine eklemektir şimdiki nefeslerini. “Zaten buradayım, hep burada olacağım” kabulünü reddetmektir. Her şeyin yeni yeni yeniden verildiğini görmektir. Unutmayı reddetmektir minnet duymak. Sürekli sevindirildiğini [...]
Âlemlere B/akarken
"Âlem" kelimesi, 'ilim' kökünden gelir. İçinde 'ilim'/'bilgi' barındıran şey bize 'âlem'dir. Mesela, aslı cam olan bir şeye "bardak" derken, bardaktan "benimle çay içebilirsin!" gibi tanıdık bir söz duyarız, aşina gelir bize. İçinde 'ilim'/'bilgi' barındıran şey [...]
Mücevher Kutusu
Umberto Eco’nun “itirafları”nı okuyorum. Aslında Genç Bir Romancının İtirafları okuduklarım. Ellili yaşlarında roman yazmaya başlamış olsa da, “genç” bir romancı olarak görüyor kendini roman yazmanın eşiğinde. Sık sık gerçeğin insan gücünü aştığından söz açıyor. Varlık, [...]
Yeni Kitap: İnsan Güzeldir
Uzun yıllara yayılan düşüncelerimi, ince eleyip sık dokuduğum bir kitapta paylaşıyorum. Varlığın şiirselliği. İnsan olmanın ihtişamı. Hayatın eşsiz ahengi. Kanatlardan kuyruklara, rüyalardan dokunmaya çok sayıda, varoluşsal tabloyu estetiğin avuçlarında, edebiyatın gözlerinde yeniden görmeye çağrı bu. [...]
Allah “Kadınları dövün!” der mi?
“Allah ‘kadınları dövün!’ der mi? Ana ilkeyi baştan söylersek, ayeti anlamaya başlarız. Hayır; demez! Pergelin sabit ucudur bu ilke: “Kadın dövülmez!” Hele de Allah “Kadınları dövün!” demez. Hâşâ, Allah’a “Kadınları dövün!” dedirtilmez. Allah Resulü[asm] kadına, [...]
“senin ilmin ne ki kur’an mealciliği taslıyorsun??”
“senin ilmin ne ki kur’an mealciliği taslıyorsun?? yok kelebek yok narinlik bırak bu süslü kelimeleri. içi bomboş bir yazı, fanlarına aldanma diye yazıyorum. din işlerine en son girecek birisin boyundan büyük işlere girip ilmi [...]
Allah’ı utandırmak
Allah “Kadını dövün” der mi? Nisa Suresi’nin 34. ayetine meal veren Diyanet İşleri Kurulu’na kalırsa,“Evet…” Anlı şanlı hocalarımıza göre “Evet…” Nadirattan bazı mealcilerimiz ise, belli ki Allah’a yakıştıramamış bu emri, hafifletmek istemişler. Bir parantez eklemişler [...]
Kedi cenneti yok mu?
“Dini bütün bir müslümansanız, bir evcil hayvanınız öldüğünde edilecek dualar arasındaki önceliğiniz ‘lütfen onları cennetine al’ diye yakarmak oluyor. Zira, bu sıradan görünse de aslında bir mucize istemektir.” diyor yazar Nihal Bengisu Karaca. Hiç [...]
Dağ-Dağa
“Ve yürütüldüğünde dağlar…” uyarısını duyar duymaz içime dağ gibi bir ciddiyet oturuyor. Kıyametim başlıyor; sessizce. Dayandığım güvenceler, sığındığım söylenceler kar taneleri gibi uçuşuyor. Dağları yürüteceğini söyleyen, dağları sarsılmaz ve yıkılmaz yaparken de söz söylediğini ima [...]