Bozulmayan Oruçlar Hatırına
Senai Demirci’nin “Oruç Çiğnemek Sakızı Bozar mı Hocam?” isimli kitabı din ve medya ilişkisini hiçbir ayrıntıyı atlamadan, oldukça nüktedan ve toplumun her kesiminin anlayacağı bir biçimde sıkmadan fakat aynı zamanda basitleştirmeden anlatan bir kitap olarak karşıma çıktı. Akademik çalışmaların arasında boğulurken, bazen sayfalarca makaleyle anlatılmaya çalışılanın iki cümlede anlatıldığı “lafı gediğine koyan” eserleri gözden kaçırabiliyoruz.
Bir ‘trol’ nasıl yetişir?
Çabuk inanırlar, geç anlarlar. Çok inançlı ve az anlayışlıdırlar. İçlerindeki derin öz-değer aç[l]ığını değerli bildikleri bir siyasal/sportif gruba taraftar olarak, karşı-grubu kötüleyerek doyurmak isterler. Troller bu özellikleriyle siyasal cepheleşmelerin göze çarpan, önde gelen araçları haline gelirler. Birbirlerini diyalektik olarak beslerler; sürekli kötüleyecek "öteki" ihtiyacını birbirlerinin yüzünde bulurlar.
İltifat
1. Gördüğün, küçük de olsa, o güzel şeyin bana yakıştığını söylüyorsun; varlığımı önemsiyorsun. 2. O güzelliği görecek dikkatinin olduğunu hatırlatıyorsun; beni güzel gören seni güzel güzel görmemi umuyorsun. 3. Bu güzelliğin bende hep var olması gerektiğini, var olabileceğini, çoğalabileceğini vurguluyorsun; sessizce “adam ol!” ev ödevi veriyorsun bana.
cennette bir gün
Yeniden duydum sesi. “Kendi gözlerine sığınamıyorsan, sığınacağın başka göz var mı ki…”
Rosanna Meryem Kraus
Dokuz yaşında Rosanna Meryem. Dördüncü kuşak Avrupalı Türklerin bir örneği. Babası Alman, annesi Türk. Bundan sonra daha sık duyacağız bu kuşağın isimlerini. Sık sık yolumuza çıkacaklar. Sara Rumeysa, Christ İbrahim, Joshua Hasan, Sabine Sevda… Soruları olacak. Zor soruları.Rosanna Meryem ilk soranımız olsun. Başlayalım.
İNNÂ LİLLAH VE İNNÂ İLEYHİ RACİÛN
""innâ lillah ve innâ ileyhu raciûn" ayetini duyar duymaz, içimiz acır, sendeleriz. "Hayırdır, ölen mi var?" deriz. Sanki ayetin sesinden ölüm kokusu alırız, anlamından ölüm havası kaparız. Oysa bu ayet [...]