Göğsünüzde bir kalbiniz var mı?
Celaleddin Rumi'nin anlattığı bir hikayede, bir padişahın akıl noksanı, avanak bir oğlu vardır. Ancak padişah, ülkenin bütün alimlerini toplar ve oğlunu yetiştirmelerini ister. Alimler bunun mümkün olmadığını söyleseler de padişah ısrar eder. Sonunda biri-korku belası-teklifi [...]
Kahveye krema koymak ya da koymamak: işte bütün mesele bu.
BU MAKALEDE anlatacaklarıma sizi hazırlamak için şu tatlı fıkrayı okumanızı isterim: Adamın biri bir gün bir kafeteryaya girer ve garsondan bir kahve ister. “Kremasız olsun!” diye de tembihler. Bir süre sonra garson gelir ve biraz [...]
“Deizm mi? O da ne?”
Şöyle diyor dostum gazeteci Kemal Öztürk: “…Bilim insanlarımızın neredeyse tamamı, gençler arasında deizm, ateizm gibi akımların olmadığı konusunda ittifak ettiler. Kelâmcıların, felsefecilerin ve ilahiyatçıların genelde yaptığı budur. Mevcut durum, daha önceki verilere, kalıplara uymuyorsa, yok [...]
Allah’tan Allahlık çalmak…
Kültürümüzde "din görevlileri” var; şükür, ruhban sınıfı yok. Kişilikleri kutsallaştırılmış, görüşleri dokunulmaz kılınmış 'ruhâni liderler" yok. İlkesel olarak böyle ama uygulamada öyle mi, emin değilim. Bununla birlikte, din görevlisi diye bilinen çoğu devlet memuru halkın [...]
Ölüm, hayatın sonu değil, hayatın kendisi…
Önceki gün, Fatsa’yı bize sevdiren, sadece Fatsa’yı değil yeri göğü sevdiren, en yakın arkadaşım Abdulkadir Kibar’ı elbirliğiyle toprağa verdik. Taze mezarın başında, sordum Abdulkadir Kibar’ı sevenlere: "Sizi buraya ne getirdi?" Sustular. Başka türlü sordum: "Birazdan [...]
Fil Ashabı’nın akıbeti hiç değişmedi, hiç değişmeyecek
İşbu video, yüzsüz bir soykırımcının, açgözlü bir işgalcinin, lanetli bir seri katilin, milyonlarca ışık yılı yarıçapındaki soğuk ve karanlık boşlukta yaşanabilecek biricik gezegende, eğitimli ve seçkin kişiler tarafından ayakta alkışlanabileceğini belgelemektedir. Aslında, bundan önce de [...]
Hutbe ve Ali Erbaş
Yer Maraş. Günlerden Cuma. Maraş’ın ‘kahraman'lık közü henüz alevlenmiş değil; küllerin altında saklı. Az sonra Cuma namazı kılınacak. Ne var ki, şehir Fransız işgali altında. Kaledeki İslam bayrağı indirilmiş, yerine Frenk bayrağı dikilmiş. Ağır adımlarla [...]
“Nûr içinde” ya da “ışıklar içinde” yatmak üzerine…
Aylar öncesiydi. Filistin’e destek programı vesilesiyle kendimizi Sultanahmet Camii’nin büyülü atmosferinde bulduk. Geniş kubbenin altında, eski zaman kandillerine benzeyen ampullerle donanmış avize dikkatimi çekti. Camilerin aydınlatma merkezi olan kubbenin kuşağına Nur Suresi’nin 35. ayeti işlenmişti: [...]
“Başlangıçta Söz vardı…”
Kur’ân, Fatiha ile başlar. ‘Açılış’ anlamına gelen Fatiha ise, ‘hamd’ kelimesiyle başlar. Hamd etmek, kendi varlığının kendine borç olduğunu bilincini canlı tutan bir minnettarlık duygusundan kaynaklanır. Hamd etmek, her şeyini borç aldığını bilme mahcubiyetiyle yaşamaktır. [...]
Yusuf Kıssası’na Psikanalitik Bir Bakış: Rüya içinde Rüya
Yûsuf Kıssası, iç içe üç rüya üzerinde yürür. Bu üç rüya hem birbirini kapsar hem birbirini yansıtır. Bu üç tür rüyanın her biri Yûsuf’un [as] yüzünde dünyadaki üç “esef”i temsil eder. Her yeni rüya bir [...]
Din, metafizik değildir.
Din, ‘fizik ötesi’ değil; ‘fizik berisi’dir. Dolu dolu fiziktir; kimyadır, biyolojidir, matematiktir, astronomidir. İman etmek için fiziksel gerçekle yüzleşmemiz gerekir. Varlıkları bir anlam sunucusu olarak görmek, var edilişlerine dair duyarlılığı geliştirmektir iman etmek. Varlıktan kaçış [...]
Biz bekliyoruz siz de bekleyin!
Bugünlerde Jung psikolojisini iştahla ve heyecanla okuyorum. Jung okuyunca, elbette ki, ilk olarak 'gölge' imgesi her yanımı kuşatıyor. Jung, insanın kötücül ve karanlık yanıyla yüzleşmeden gerçek bir insan olamayacağını vurguluyor ısrarla. Bir ağaç metaforu üzerinden [...]
Nietzsche’nin Sonsuz Döngü Deneyi
“Varsayalım ki bir an bir peri sana geldi ve şu teklifi yaptı: ”Yaşadığın ve yaşamakta olduğun bu hayatı, yeniden ve sonsuz kere daha yaşayacaksın; içinde yeni hiçbir şey olmayacak: Yaşamındaki her acı her sevinç her [...]
“Şeriat” ne değildir?
"Şeriat nedir?" sorusu mühim bir sorudur. Ancak bu sorunun cevabından çok, soranın aklındaki "şeriat" öncelik arz eder. "Şeriat" kavramı, son yüzyılın kimilerince kasten üretilen, kimilerinin de farkına varmadan malzeme yetiştirdiği "görüntüler"e ve "uygulamalar"a eşitleniyor çünkü. [...]
Borçluluğa övgü
Havada bulut yok ama yağmur kokusu geliyor. Rüzgâr hafifçe ürpertiyor yaprakları. Her ağaç kendince seviniyor. Kavak yaprakları daha coşkulu; her ağaç ayrı bir hışırtı nöbetini üzerine almış gibi. Fındık yaprakları Ağustos başında doğuma hazırlanmanın ciddiyetiyle [...]
Kurbağalar ve İnsanlar
Aniden kaynar suya atılan kurbağalar sudan kaçmak isterler. Soğuk suya atılan kurbağalar ise atıldıkları kaba razı olur. Bu sırada su yavaşça ısıtılır, kurbağalar iyice gevşer. Isınan suda olmaktan memnundurlar. Derken, suyun sıcaklığı kurbağayı haşlayacak noktaya [...]
“Nazif’in Düğmeleri”
Nazif, o gün düğümlendi kaderine. Annesinin gözlerden ırakta sakladığı o ceketin düğmelerini hırsla kopardığı gün. O yıllarda (1930-1940) çok iyi bilinen "düğme oyunları"nda elindeki tüm düğmeleri kaybetmişti. İşte bu pırıl pırıl gümüş düğmeler kaybettiklerini de [...]
Orucun Kazandırdığı 10 Bilinçli Farkındalık
Yorgunluk Toplumu kitabında, Byung-Chul Han içselleştirilmiş rekabet kültürü nedeniyle insanların kendilerini tükettiği bir sona doğru itildiğine dikkat çeker. “Herkes kendi kürek mahkumluğunu sırtında taşıyor” der. Byung-Culh Han’ın dikkat çektiği bu tükeniş Tekasür Suresi’nin gündemidir. Sürekli [...]
Gazze ve Utancın Ölümü
Bugün (8 Şubat, 2024) itibarıyla tam 4 ayı bulan İsrail saldırıları gayri resmi rakamlara göre 30 binin üzerinde sivil cana mal oldu. Hastaneler, okullar, ambulanslar bombalandı. Tedavi gören yaralılar, çaresiz hastalar, sağlık personeli ve gazeteciler [...]
Abese Boşluğu: Gazze’de görmek istemediğimiz
En tepedeki gözlerle göz göze geldiğimizde, ruhumuzun labirentlerinde soğuk rüzgârlar estiren çetin bir sorgulamayla yüzleşiyoruz. "Neden beni yalnız bıraktın?" Gözlerimizi oradan kaçırıyoruz sonra. Yavaşça aşağıya iniyoruz. Ruhumuzu üşüten sorgulayan bakış sönüyor. Anlaşılmaz biçimde rahatlıyoruz. Sönüşüne [...]
Ölümün (ve hayatın) beş rengi
Ölüm, hayatın kaçınılmaz sonudur. Ve aslında hayatın inkâr edilmez gerçeğidir. İnsan, öleceğini bilerek yaşayan tek canlıdır. Ömrü çok kısa diye acıdığımız kelebekler bu kısa ömrün hiçbir saniyesinde ölüm korkusu yaşamaz. Kuşlar meselâ. Çok kırılgan canlılardır; [...]
Ölümü ve lezzeti aynı kâseden içmeye ne dersin?
Peygamberimizin [asm] “lezzetleri tahrip edeni hatırlayın” sözü, yaygın biçimde “Lezzetleri tahrip eden [ölümü] hatırlayın” şeklinde çevrilir. Oysa, lezzetlerin tahripi, zevklerin bitimi, bütün ömrü sonlandıran nihai ölümü beklemez. Gerçek şu ki, lezzetlerin doğasında vardır ‘ölüm’; hatta [...]
Kutsanmış Narsisizmin Dokuz Dokunulmazı
Kendi sözünü Allah’ın sözüne eşitlemek: “Ben Allah’ın âyetlerini konuşuyorum!” Senin sözün Allah’ın sözüne eşitlenemez; çünkü seçtiğin âyeti söylemek üzere seçtiğin bağlam sana aittir; yanılıyor olabilirsin. Senin sözün Allah’ın sözü değildir; çünkü senin söylediğin, Allah’ın sözünden [...]
KURBAN DİYE KESİLECEKLER LİSTESİ
Gıybet: Dudağına bir daha hiç değmeyecek şekilde kes. Seninle bir başkasının gıybetini eden, bir başkasıyla senin gıybetini edecektir. Bir başkasının onurunun zedelenmesine izin verirken, kendi onurunu da tehlikeye atıyorsun. Dinlemeyi kes! Nefret: Öfke hakkındır, kızabilirsin [...]