“Seni saklamak istiyorum…” Güzel bir aşk cümlesi… Sakince kollamayı, gizlice sahiplenmeyi, yavaşça özeli yapmayı, sabırla büyütmeyi ima ediyor. “Seni seviyorum”dan fazlasını vaad ediyor saklama isteği. Sevmenin beslediği sahiplenme isteğini ve mülküne geçirme hevesini terbiye ediyor, kıvam veriyor.

“Seni saklamak istiyorum…” Güzel bir aşk cümlesi… Sakince kollamayı, gizlice sahiplenmeyi, yavaşça özeli yapmayı, sabırla büyütmeyi ima ediyor. “Seni seviyorum”dan fazlasını vaad ediyor saklama isteği. Sevmenin beslediği sahiplenme isteğini ve mülküne geçirme hevesini terbiye ediyor, kıvam veriyor.

Birini sevmek, çoğu kez, karanlık patika yollardan ilerleyerek, sevdiğine sahip olmaya, sevdiğini kendi kendi mülkü görmeye doğru sapabiliyor. İhtimal ki, sevmenin köklerinde taşıdığı bağlanma hali, hızlıca bağımlı olmaya doğru evriliyor. “Sen benimsin, ben seninim…” diye seslendirilen bir mülkiyet deneyimine dönüşüyor. Sevileni olduğu kadar seveni de zora sokan sıkı mülkiyet iddiası, sevmeyi dar bir çembere sokuyor, sarp bir yokuşa zorluyor. “Sensiz yaşayamam!” sanrısı, onsuz yaşanamayanın tüm varlığına bir pranga gibi dolaşıyor. Aşkın ve şefkatin, ihtimamın ve hürmetin nezaketle eğilmesi umulan alan, zorunluluğun korkulu kaygılı tahakkümüne teslim ediliyor. Bundan sonrası, davetliyi içeri aldıktan sonra arkadan kapatılan bir yeraltı kulübüne dâhil olmak gibi hissettiriyor.

“Saklamak” mesafeli bir yakınlığı ima ediyor. Sevdiğini esirgemeyi, hatta kendi gölgesinden bile sakınmayı vaad ediyor. Olması gerektiği gibi olmasına izin verecek tevekküllü teslimiyet bu vaade dâhildir. Kendisine benzetmeme de, dönüştürmeye yeltenmeme de önceliklidir. Sevdiğini sevgili yapan orijinalliğini ona emanet etme ödevidir bu.

“Saklamak” ise mesafeli bir yakınlığı ima ediyor. Sevdiğini esirgemeyi, hatta kendi gölgesinden bile sakınmayı vaad ediyor. Olması gerektiği gibi olmasına izin verecek tevekküllü teslimiyet bu vaade dâhildir. Kendisine benzetmeme de, dönüştürmeye yeltenmeme de önceliklidir. Sevdiğini sevgili yapan orijinalliğini ona emanet etme ödevidir bu.

Sevdiğini kendine benzetmeye çalışan sevgili, gerçekte kendini seviyordur. Sevdiğini orijinal halinde bırakan sevgili, sevdiğini gerçekten olduğu haliyle seviyordur.

Çiftçinin tohumunu saklaması gibi saklama inceliğidir bu. Tohumu, ihtiyaç duyduğu toprağa koyarak, suyunu, havasını, ışığını, gübresini sağlayarak, üzerine şeffaf bir ihtimamla kanat gerer çiftçi. Bunca özenli yaklaşımını ve yoğun emeğini tohum üzerinde bir zorlama yapmayacak kadar da mesafeli durur. Kabuğunu çatlatma kararını ve filizlenme vaktini ona bırakır. Sevdiğinin cevherine iyi niyetli de olsa zorbalık etmez.

Yazıyı Paylaş

Senai Demirci

Samsun’da, 11 Kasım 1963’te doğdu. Uzun bir süre genç olarak yaşadı. Gençliğinin ilk kısmı zor sorulara cevap aramakla geçti. Sonra zor cevapların sorularını sormayı öğrendi. Kolay cevapları sevmedi. Ayakkabıcı çırağı olarak çalıştı. Çokça ayakkabı parlattı. Dağlarda inek çobanlığı yaptı.

3 Yorum

  1. ESRA Efetürk 2 Mart 2021 at 04.42 - Yanıtla

    Ahhh! seveginin gerek anlamını idrak edebilmek…
    Yüreğinize sağlık… 👍👌👏💐

  2. Rozaa 15 Mart 2021 at 18.45 - Yanıtla

    Yokluğun cehennemin öbür adıdır üşüyorum kapama gözlerini 🥺😔

  3. Büşra Nur 16 Mart 2021 at 15.37 - Yanıtla

    “Seni saklamak istiyorum” sadeliği ve anlamlılığı ile…

Bir yorum bırak Cevabı iptal et

Mail Listesine Katıl

YENİ BULUŞMALARDAN VE YENİ YAZILARDAN HABERDAR OLUN

İstenmeyen posta göndermiyoruz!

Sizin için seçtiğimiz yazılar