En tepedeki gözlerle göz göze geldiğimizde, ruhumuzun labirentlerinde soğuk rüzgârlar estiren çetin bir sorgulamayla yüzleşiyoruz. “Neden beni yalnız bıraktın?”
Gözlerimizi oradan kaçırıyoruz sonra. Yavaşça aşağıya iniyoruz. Ruhumuzu üşüten sorgulayan bakış sönüyor. Anlaşılmaz biçimde rahatlıyoruz. Sönüşüne seyirci kaldığımızı seyredemez oluyor gözler. Görülmediğimizi sanıyoruz. Delici bakışların ok ucundan kurtuluyoruz. Bunca zulmü göre göre, bunca zulme körelişimizin hesabını soran kalmıyor. Kanıksayarak sayıya çevirdiğimiz, alışarak rutin saydığımız cinayetlere körlüğümüzün ayıbı görünmez oluyor.
Görülmediğini sanandan daha büyük kör var mı peki? “Kör geldi diye…” “yüzünü ekşitip arkasını dönen”lerin yanındaki yerimizi alıyoruz. Abese boşluğuna saklanıyoruz; boş yere.
Oysa görülmekteyiz. Her an sorgulamakta vicdanımız bizi. Vicdanına kör olmaktan ötesi var mı?
Senai Demirci
Samsun’da, 11 Kasım 1963’te doğdu. Uzun bir süre genç olarak yaşadı. Gençliğinin ilk kısmı zor sorulara cevap aramakla geçti. Sonra zor cevapların sorularını sormayı öğrendi. Kolay cevapları sevmedi. Ayakkabıcı çırağı olarak çalıştı. Çokça ayakkabı parlattı. Dağlarda inek çobanlığı yaptı.
TRT 1 deki gemide yapılan Ramazan programıyla tanıdım sizi sonra her Ramazan ayı dört gözle bekledim programlarınızı .Konya’ya de geldiniz Ramazan programıyla Sille de Kültür parkta Mevlana da yolunuzu aradım.Kitaplarınız başucu kitabım oldu .Annem kulakları bende sizden aldıklarımı verdim ona simdi çocuklarım eklendi o cemaate o guzel bilglernizi onlarada verecgm insallah Allah razı olsun hocam.Selam ve dua ile ..
ne güzel olmuş kardeşim… o güzel cemaate selam ediyor, dualarını bekliyorum.