Şeffaf bir kılıç gibi indi oruç, elimizi eşyadan kesti!
Her istediğimize elimizi uzatabileceğimizden eminken, şeffaf ve yumuşak bir kılıç gibi indi oruç; elimizi eşyadan kesti. Eşya ile aramızı açtı. Ekmek ile aramızda, karşılıklı razı olunmuş bir yabancılık inşa etti. [...]
“Şey” üzerine bir kaç şey…
Algılamamızın bir atomu, yani “parçalanamayan en küçük birim”i olsaydı, bu atom, eminim ki “şey” olurdu. Evet, şey… Sanıldığının aksine içi dolu bir kelimedir “şey”; onun öyle boşluklarda kullanıldığına, araya rastgele [...]
Kar tanesi gibi insan
Kar tanesi gibi insan. Yere düşünce dokunuyor bize. Ne var ki o zaman da çoktan erimiş oluyor. Kar tanesi gibi göklerden yanımıza doğru süzülürken, etrafımızda sessizce dolanırken, dönüp bakmıyoruz yüzüne. [...]
Frank Hayes’in Kur’ân Mealcilerine Hatırlattığı
Hayır, Frank Hayes bir Kur’ân meali yazmadı. Dünyada sadece 22 yıl yaşadı. 0901’de doğmuş, 1923’te dünyaya son kez bakmıştı. İrlanda doğumlu bir at eğitmeni ve seyisti. Asıl mesleği jokeylik olmamakla [...]
Dopamin, Serotonin ve Tekasür Suresi
Tekasür Suresi'nin ilk ayeti acı verici bir teşhis yapar: "Çoğaltma hırsı oyalamakta sizi..." Ayetin "oyalamak" için kullandığı kelime "l-h-v" kökünden gelir; "meşgul olmak"tan farklı bir anlam taşır. "Çoğaltma tutkusu meşgul [...]
“Borçluluk bilinci”
“Dini yalanlayanı görmüyor musun?” Mâûn Suresi’nin bu sarsıcı sorusu, aynaya bakmamızı ister bizden. Aynaya bakabilmemiz için ise bu sorunun anahtar kelimesi olan '"din"i kültürel bağlamından sıyırmamız gerekiyor. Soru "din"i yalanlayan, [...]