Bugünü günlerden bir gün sanıyorsun. Sıradan. Ömrünün günlerinden bir gün. Hayır, bugün bir gün değil. Biricik. Bi’tane. Eşsiz. Benzersiz. Dünün hatıraları ile yarının hayalleri arasına paketlenmiş tatlı bir gün bugün. Başka hiçbir gün bu kadar zengin değil. Hem hatıralar var içinde hem ümitler. Armağanın bugün.
Yokluktan çıkarılmış. Sabah sürprizi olarak getirilmiş. Tam sana göre. İçinde tanındığın bir gün. Bilindiğin. Beklendiğin. Sevildiğin. Özlendiğin. Gülebildiğin. Ağlayabildiğin. Bıkabildiğin hatta. Bir tane daha gelir diye sıradan sanabildiğin.
Yokluktan çıkarılmış. Sabah sürprizi olarak getirilmiş. Tam sana göre. İçinde tanındığın bir gün. Bilindiğin. Beklendiğin. Sevildiğin. Özlendiğin. Gülebildiğin. Ağlayabildiğin. Bıkabildiğin hatta. Bir tane daha gelir diye sıradan sanabildiğin.
Biricik bilseydin gününü nasıl da telaşlı olurdun, oysa. Son günün bilseydin, ilk günün olsaydı, hakkını vermek için telaşlanır da hakkını veremezdin. Demek ki son günün ya da ilk günün sanmadığın kadar, biricik günün olduğunu unuttuğun kadar “biricik” bugün.
Bugün karşı tepkin nedir? Hayranlık? Minnettarlık?
Hayret edebilen bir varlık olarak yapabileceğin en anlamlı şey, hayret duygunu beslemek, büyütmek ve geliştirmektir. Bugün, evet, sadece bugün, senden böylesi adam gibi bir karşılık bekliyor.
Bugün ömrünün ilk günü. Arkasında muazzam hatıralar saklıyor, önü sıra güzel yarınlar vaat ediyor sana. Bugün, arkasında bıraktığı hatıralı günler sayesinde güzeldir. Hatıralarını paylaşanların gözünde hatırlı biri olarak var oluyorsun bugünde. Hiç hatıran olmasaydı, bugün hatırlı olmazdı sana. Düne dair hatırladığın elemler olmasaydı, bugün, elemlerin bitmesiyle gelen lezzeti, sıkıntıların geçmesiyle gelen huzuru sunamazdı sana.
Bugün ömrünün ilk günü. Arkasında muazzam hatıralar saklıyor, önü sıra güzel yarınlar vaat ediyor sana. Bugün, arkasında bıraktığı hatıralı günler sayesinde güzeldir. Hatıralarını paylaşanların gözünde hatırlı biri olarak var oluyorsun bugünde. Hiç hatıran olmasaydı, bugün hatırlı olmazdı sana. Düne dair hatırladığın elemler olmasaydı, bugün, elemlerin bitmesiyle gelen lezzeti, sıkıntıların geçmesiyle gelen huzuru sunamazdı sana.
Bugün ömrünün son günü. Geride bıraktığın binlerce günün acısı, hüznü, hatası sevabı, doğrusu, eğrisi seni bugünün hakkını verebilecek kıvama getirdi. Rabbinin seni zahmete sokmadan pencerenin önüne getirdiği bugün, şimdi burada, hayretini hak ediyor, minnetini umuyor.
Sen ve bugün bu kadar olağan sayılacak kadar beraberseniz, bütün zamanları damıtan, bütün varlığı eşiğine yığan olağanüstü bir ikramdır bu. Hiç böyle bir gün görmedin. Göremeyeceksin de. İlk defa oluyor bu ve son kez. Biricik ve eşsiz. Tam sana göre. Tam senin için. Tam senlik. Bugün!
Senai Demirci
Samsun’da, 11 Kasım 1963’te doğdu. Uzun bir süre genç olarak yaşadı. Gençliğinin ilk kısmı zor sorulara cevap aramakla geçti. Sonra zor cevapların sorularını sormayı öğrendi. Kolay cevapları sevmedi. Ayakkabıcı çırağı olarak çalıştı. Çokça ayakkabı parlattı. Dağlarda inek çobanlığı yaptı.