“Tanrı uludur” diye başlayan şey, “Ezanın Türkçesi” değildir. “Türkçe Ezan” da değildir. Aslında ezanın hiçbir şeyidir. Susturulan ezanın yerine konulan gürültüdür; anlamsız ve yersiz bir sestir; kelimenin tam anlamıyla bir kakafonidir. İcat edenlerin dinlemediği, karşı çıkanların başından rahatsız olduğu işgalci bir patırtıdır. Sürekli ve sistematik zorbalığın kalıntısı olan “Tanrı uludur” sesi, esasen, Türkçe bile değildir. Çünkü Türklerin yaşam tarzında gönüllülük esastır. Zorbalık Türkçe bir eylem değildir. Zorbalık Türklere yakışmaz da, Türkler zorbalığı kendine yakıştırmaz da.
Türkler yüzyıllardır ezanı “Allahuekber” diye okudu. Öyle dinledi. Öyle anladı. Anladığınca davrandı. Bir Türk söylediğinde diğer Türkün anladığı bir cümle, Arapça olmaktan çıkmıştır; Türkçeleşmiştir. Yabancı dil değil, anadildir. “Allahuekber” diye başlayan ezan Türkçedir.
Türkler yüzyıllardır ezanı “Allahuekber” diye okudu. Öyle dinledi. Öyle anladı. Anladığınca davrandı. Bir Türk söylediğinde diğer Türkün anladığı bir cümle, Arapça olmaktan çıkmıştır; Türkçeleşmiştir. Yabancı dil değil, anadildir. “Allahuekber” diye başlayan ezan Türkçedir.
Kürtler de “Allahuekber”i anlar; Almanlar da anlar, Ruslar da İranlılar da Yunanlılar da. Almanların anladığı Almancadır. İngilizlerin anladığı İngilizcedir. “Allahuekber” diye başlayan “La ilahe illallah” diye biten ezan Almancadır, Rusçadır, Farsçadır, Yunancadır.
Ezanın Türkçesi de Almancası da Fransızcası da İngilizcesi de Felemenkçesi de Japoncası da Farsçası da İspanyolcası da var. Ve her gün büyük bir zevkle, tatlı bir ahenkle okunuyor. Okuyan da dinleyen de anlıyor. Konu anlamaksa, sorun yabancı dil değil yabancılıktır.
Ne var ki, Batılı egemenler, ustalıkla kurguladıkları ve içeriden gönüllü “işçi” de buldukları IŞİD, Boko Haram, Taliban, Hizbullah, Haşdi Şabi, Eş-Şebab, El-Kaide gibi örgütler eliyle “Allahuekber” sesini vahşetle eşleştirerek “Allahuekber”in anlamını duygusal olarak tahrif etmektedir. İslam’a ait sembol seslere korkutucu, itici, vahşi duygusal anlamlar yüklemeye devam etmektedir.
Ezilmişliğin doğurduğu kitlesel öfkenin rüzgârına kapılan kalabalıklar “Allahuekber”i sıkılı yumrukların ucunda nefret sesine dönüştürerek, sığ slogan olarak sivrilterek bu sürece katkıda bulunmaktadır. “Tekbiiiiiir!” diye bağırırken, Allah’ın her şeyden büyük olduğu gerçeğini birilerini dövecek kaba bir sopaya çevirmekte oldukça hevesli görünmektedirler.
Ezan Türkçe okunmalı elbette. “Türkçe” sadece bir dil adı değildir; “Türkvârî” “Türklere yakışır biçimde” anlamlarına da gelir. Konuşmanın Türkçesi olduğu gibi, giyinmenin Türkçesi, yeme içmenin Türkçesi, araba sürmenin Türkçesi, âşık olmanın Türkçesi vs. vardır. Ezan okumanın Türkçesi binlerce yıldır Türklerin severek okuduğu gibi, sevinerek dinlediği gibi, heyecanla beklediği gibi olur. İnanç zorbalığıyla kanlı bıçaklı kafa kesme vahşetiyle eşleştirilen “Allahuekber” de inanca zorbalığın küstah nârâsı “Tanrı uludur!” da Türkçe değildir.
Ezan Türkçe okunmalı elbette. “Türkçe” sadece bir dil adı değildir; “Türkvârî” “Türklere yakışır biçimde” anlamlarına da gelir. Konuşmanın Türkçesi olduğu gibi, giyinmenin Türkçesi, yeme içmenin Türkçesi, araba sürmenin Türkçesi, âşık olmanın Türkçesi vs. vardır. Ezan okumanın Türkçesi binlerce yıldır Türklerin severek okuduğu gibi, sevinerek dinlediği gibi, heyecanla beklediği gibi olur. İnanç zorbalığıyla kanlı bıçaklı kafa kesme vahşetiyle eşleştirilen “Allahuekber” de inanca zorbalığın küstah nârâsı “Tanrı uludur!” da Türkçe değildir.
Ezanı sözüm ona ‘yabancı dilde’ olduğu için anlamayana “Türkçe Ezan” denen “Tanrı uludur!” anlamlı olacak mı? Hayır!
Dili yabancı diye ibadetten uzak duran bir Türk, ibadet dili Türkçe olunca ibadeti anlamlı bulacak mı? Hayır! Anlamsız olan, ‘ana dili’yle söylense de anlamsızdır. Anlamlı olan, ‘yabancı dilde’ söylense de anlamlıdır; değil mi? Varlığına anlam vermediğimiz bir şeyin dili anlamlı olsa ne yazar ki?
Şu halde çok aşina olduğumuz şu cümleleri düzeltelim:
“Tek parti döneminde CHP ezanın Türkçesini okuttu”: YANLIŞ
“Tek parti döneminde CHP ezanı susturup yerine gürültü koydu!”: DOĞRU
“Menderes Türkçe ezana son verip Arapçasını okutturmaya başladı”: YANLIŞ
“Menderes gürültüyü susturup yerine Türkçe ezan okutturdu”: DOĞRU
Senai Demirci
Samsun’da, 11 Kasım 1963’te doğdu. Uzun bir süre genç olarak yaşadı. Gençliğinin ilk kısmı zor sorulara cevap aramakla geçti. Sonra zor cevapların sorularını sormayı öğrendi. Kolay cevapları sevmedi. Ayakkabıcı çırağı olarak çalıştı. Çokça ayakkabı parlattı. Dağlarda inek çobanlığı yaptı.